13 Şubat 2008 Çarşamba

Islanmayan çay şekeri

Manisa, Çobanisa beldesinde BP akaryakıt istasyonunun karşısında pejmurde bir lokanta. Eğri-büğrü ciğer ve çay bulunduğuna dair bir yazı var yine eğri-büğrü, derme çatma duvarlarında. Belli ki kamyoncular ve çevre esnafın uğradığı bir yer. Hiç duraksamaksızın dalıyoruz içeriye. Niyetimiz çay içmek. Çünkü bugün en azından 500 km. yol yapacağız. Ve sabahın 05:30'undan buyana kamyon tepesindeyiz. Gece yatacağımız yer kağıt üzerinde hesaplanmış, belirlenmiş. Ama o noktaya varır mıyız, ne zaman varırız, vardığımızda kalacak adamakıllı bir yeri nerede buluruz, belirsiz.

Yol tarafındaki bir masaya oturup çaylarımızı söylüyoruz. Çaylar geldiğinde bir sürprizle karşılaşıyoruz. İri, ince belli çay bardaklarımızın içinde olduğu çay tabakları tam bir mühendislik mucizesi.


Çay tabağı bildiğimiz çay tabağı. Ancak bir köşesinde yaklaşık iki kesmeşekerin sığabileceği bir teras, bir yükseklik var. Çay şekerlerini koymak için. Bizim kamyonun sürücüsü "Bak. Balkonlu çay tabağı." diyor.

Evet, benim alışık olduğum, sevdiğim, kırmızı beyaz renkleri ile insanda çay içmeyi özendiren porselenden yapılmış, İstanbul vapurlarının vazgeçilmezi çaytabağı değil bu. Ama takdir edilecek bir zekânın ürünü.

Ne yazık ki ben sadece bu anı görüntülemekle yetiniyorum. Islanmamış şekerlerin cazibesi, güzel bir çayı şekersiz içmenin cazibesini yenemiyor. Ben keyifle şekersiz çayımı yudumlarken şekerler de "balkon sefası" sürüyorlar.

1 yorum:

suat kıran dedi ki...

Sevgili Oktay abim. Bizim Türk milleti bu işe kendince bir çözüm bulmuştu zaten , balkonlu çay tabağı kimin aklına gelsin ki, biz çay bardağının altına peçete koymak suretiyle zaten bu işi kendi pratik zekasıyla (!) çözmüş bir milletiz. Bence o çay tabaklarının altına bakmak gerek, MADE IN CHINA mı yoksa TURKEY mi yazıyor çok merak ettim doğrusu. Bu arada web siten çok güzel olmuş abi. Seni buradan takip etmeye devam edeceğim. Allah' a (c.c.) emanet ol ve yolun her zaman açık olsun. Kardeşin Suat KIRAN.